Perşembe, Aralık 09, 2010

Bir Avuç Kül




''Hiç bir şey kalmayana kadar tükenecek ..Hiçbirşey kalmayana kadar...
Duygu olmayan yerde barınamam dedim ...
Duygu var dedi ...
Güldüm...''

Bazen o kadar anlamsızlaşır ki
Kendi kendini tüketene kadar sürüneceğini bildiğin halde
Kılını kıpırdatamazsın...
Bu kadar çarpık insan ve ilişkinin içinde belimizi doğrultmaya çalışırken elimizden tutacaklarda sırtımıza basar..
Milyonlarca kişinin aşkı araması ve çok az kişinin bunu bulması hatta çoğunun bulduğunu sanması pek dramatik zamanımı bu salak şeyi yazmaya harcamam dahada dramatik Boktan işte anlayın Düzelir Elbet ...

Pazartesi, Kasım 22, 2010

Değil/iz ...


Zaman dursun istiyorum getirdiği tüm korkularla birlikte...; Gündelik bir anda dona kalalım tüm hayallere ... Arkasından bir Sezen Aksu şarkısı dolsun tüm kulaklara  ... Herkes en zoru başarsın ve çok kısa bir anda aynı şeyleri hissetsin...Doğamıza has tüm kötülükler mayhoş bir rüzgarla uçup gitsin...
Bir anlık gerçekten gözlerimin içine bakmanı ve anlamanı istiyorum ...
Masum değiliz .... Masum değiliz ...
' Kan ter içinde uykularından uyanıyorsan eğer her gece.
Yalnızlık sevgili gibi boylu boyunca uzanıyorsa koynuna.
Olur olmaz yere ıslanıyorsa kirpiklerin artık herşeye
Anneni daha sık anımsıyorsan hatta anlıyorsan...
Kalbini bir mektup gibi buruşturulup fırlatılmış.
Kendini kimsesiz ve erken unutulmuş hissediyorsan.
İçindeki çocuğa sarıl, sana insanı anlatır ' 

Cuma, Ekim 01, 2010

Birthday

Bugün benim doğum günüm bilogum özel günlerde hiçbirşey hissedememe alışkanlığını yıllar önce verdiler bize; herhangi biri duyup kutlasın diye özel çabalarım yok aksine kutlamasınlar özellikle facebookta  iyiki varsın iyiki doğdun safsatalarına uyuz oluyorum hiç muhabbet etmediğim benim kim olduğumu, nelerden hoşlandığımı,neleri sevmediğimi,benimle zamanın nasıl geçtiğini bilmeyen insanların ayy canım iyiki varsın, iyiki doğdun demesini hiç anlamıyorum...Neden iyiki varım arkadaşım senin hayatında benim iyi veya kötü olmam neyi değiştirdi veya değiştirecek ? peeeeeeeh ! 
Beni benimseyen insanlar zaten unutmaz unutursada kafası çok dağınıktır vardır bi nedeni,sıkıntısı değil mi  :) 
Hayatım boyunca alamayacağım bir hediyeyi bugün babam verdi bana bilooogm...Açıklanamayacak ve yazıya dökemeyecek kadar etkileyici oldu bu hediyesi...Bütün gün dinledim,dinledim ve dinledim sürekli dinleyen bendim herkesi dinleyen her zaman sadece bendim ve hissettiklerimin bir önemi olmadı..Önemi varmış gibi davranıldı...Önemsiyor rolü üstlenildi belki ama önemsenmedi...Önemsenseydi eğer duyduklarım karşısında nasıl bir yıkıma uğrayacağım hesaplanır ve çeneler kapatılırdı ama yine olmadı çünkü sürekli birileri üzülebilir diye bütün yük benim sırtıma verildi ve hafifletecek kimse yok çevremde anlatacak kimse yok anlattığımda anlayabilecekde kimse yok; İki seçenek vardı samimi olmak ve samimi gibi davranmak hep kolaya kaçıldı bu kriz anlarında hangimiz herhangi birinin aptalca bir sorununu can kulağıyla dinleyip tam olarak ne hissettiğini anlamak için çaba gösterdik şahsen ben uzun süredir bunu yapamıyorum sadece samimi davranmaya çalışıyorum o kadar klişeleştiki bütün olgular ve duygular kendimizi anlatırken bile olmak istediğimiz kişiyi anlattığımızın farkında bile değiliz artık kimse içine bakmıyor; Büyüdükçe yapılması gerekenler listesi gibi davranılması gereken listemiz oluştu ve biz ona sıkı sıkı sarıldık 'Kolaydı Çok Kolaydı İzle - İşle - Benimse Ve Davranış Haline Getir...Bugün benim doğum günüm bilogum davranış listeme bir yenisini daha ekleyip sonrasında tamamen tedavülden kaldırmayı düşünüyorum İyiki doğdum bilogmm İyiki Varım :)





Image and video hosting by TinyPic

Cuma, Eylül 17, 2010

Kafamda Filler Tepiniyor

Image and video hosting by TinyPic

Bilööögmm gözümün nuru,başımın tacı,yargılamadan,sözümü kesmeden ihtiyatla dinleyen canım bilöögm çok özledim seni =)
Aslında kendimle ilgili değişiklikleri yazmak isterdim ama hala pek bir değişim olmadı benim sevgili, zavallı hayatımda...Gittikçe dahada azalıp körelen inançlarımı saymazsak eğer aynı monotonluk ve durgunlukta devam ediyorum...Eh birde meniere hastalığı diye bir salgın var başımda içmeden sarhoşum pehehehey çok şanslıyım :) 
Aslında bazen çok zorluyor beni; Baş dönmesinin bir insanı bu hale sokabileceğini tahmin etmezdim...
Hele ki dün kına gecesi adı verilen kanımca hiçbir anlamı ve gereği olmayan insanların toplanıp tepindiği bir topluluk içine girdim ki anlatamam kafamın ne hale geldiğini çıktığımda bi 35'lik bitirmiş gibiydim ... 
Bugünde kızlar geldi bıc bıc sürekli bir konuşma zavallı beynim şu anda can çekişiyor :) 
Ve bu lanet aşırı sinir yapıyor bende herşeye sinirleniyorum  hiç bir hareketi kaldıramıyorum..Hoş çevremde çok normal insan olmadığı için durumu iyice zorlaşıyor tabi...Özellikle yakınımda bu aralar (her zaman  benim istediğim olsun) takıntısına kapılan sevgili arkadaşlarıma söyleyemediğim şeyleri buraya yazarak içimdekileri atmak istiyorum...Cidden huzur istiyorum ailem ve çevremdekiler hasta olduğumu bildikleri halde fazlasıyla benciller...Hala ve hala insanların hareketlerine göz yuman; rahatsızlığını söyleyemeyen; gönüllerini hoş tutmaya çalışan tek taraf benim ve bu rolümden ciddi anlamda fazlasıyla sıkıldım...Birilerinin kalbini kırmaktan korkuyorum..Tek yapabildiğim şaka yoluyla vurgulamak ama hala anlatamıyorum; anlama kapasiteleri fazlasıyla dirençli...En iyi okullarda okuyup 20'li yaşlarının ortasına gelipte hala bir insanı dinlemenin ne kadar yüce bir hareket olduğunu anlayamayan gençler var Adostlar...Şöyle gitsem tek başıma küçük bir kasabaya bir evim; pembe burunlu kedilerim olsa daha ne isterim yahu :) Aslında yazacak çok şey var ama daha hiçbirini kendime bile söyleyemedim..O kadar uzun zamandır hayatımdaki herşey sabit ki değişimi çok fazla isterken bile değişimin kendisinden korkuyorum...İnsanları olduğu gibi kabullenmek lafına artık inanmıyorum gerçekten bir insanı olduğu gibi kabul eden birilerinin olduğunada inanmıyorum ve  (AŞK)ada inanmıyorum tek inandığım bir şey varsa oda herhangi birşeyi samimiyetle sevebilme yeteneği...
Uyumam lazım bilöögüm tekrar gelicim özle beni ....

Perşembe, Ağustos 12, 2010

Hayat Nedir

05:43 sularında balans ve manevra repliğiyle hayat buluyorum mutlumuyum ??
- Bilmem sanırım mutluyum...
Öyle küçük güzel şeyler gösteriyor ki bazen ipucu zannediyorum..İşte insan bazen bekliyor...Bekliyor işte...Hayat herkesin anladığı kadar, Doğrusuda YOK ! Olması gereken olur...! Yiyeceksin,İçeceksin kendine ohh afiyet olsun diyeceksin Hepimize Afiyet OLSUN :)

Pazartesi, Ağustos 09, 2010

B'iz

Image and video hosting by TinyPic


Birbirimizin yaralarını okşamaktan aldığımız zevkti bizim gibileri hayatta tutan...
Kırıklarımızı zaman geçtikçe daha çok sevdik biz...
Çocuk seslerini, küçük kasabaları, renksiz panjurları düşleyerek dahada yaklaştık o güne...
Tahta oymalı rüzgar alan pencerelerde büyüdük...
Paranın açamadığı kapıydık biz...
Hırpalasalarda bizi yetim kalmış duygularımıza şefkat göstermeyi ihmal etmedik...
Kirlendik çok kirlendik biz...
Kirlendikçe temizlendik biz...

Çarşamba, Temmuz 14, 2010

Bunu yazmak istedim

Image and video hosting by TinyPic
Unutkanlığımın arasından sızan  anılarla mutlu oluyorum çocuktum babamla birlikte lunaparktaydık şu devasal ve minderle kayılan kaydıraklardaydım, arkamdaydı ve bir anda kaymaya başladım kayboluş gibi,kaybetmek gibi al başının çaresine bak hayat bu işte der gibi... Unutmamak için hafızamı zorladım tekrar ve tekrar babam arkamdaydı ben kaymaya başladım kocaman bir boşluk gibi...Yokoluş gibi...Bu hırçın kızın hep aynı baba ve hala çok inatçı... Birde benim için yaptığın bebek evlerimi düşünüyorum ne kadar mutlu yaşarlardı...Küçük, imitasyon çay fincanları,koltuklar,parfüm şişeleri işte aptal bebeklerin mal varlığı....Nerdeler şimdi baba başka bir çocuğu mutlu ettiler mi acaba ?


Pazartesi, Haziran 28, 2010

Martılara simit attım


Uzun süredir içki içmiyorum ve içki içmem lazım dürtüsüyle kalkıp son paramı biraya yatırıp ne bok yicem lan şimdi diye kara kara düşünüyorum bir herif'in söylediği sözler kulağımda çınlandı yaranın üstüne bir jilet daha atmak,birey olmak,cesaret etmek...falan,filan,falan,filan ne yaptığını merak ettim şimdi ....
Kendi deyişiyle 40 yıllık kalemi ve 40 yıllık duvarlarıyla bir bütün olmuş birşeyler karalıyor olabilme ihtimali yüksektir...Ne olduğunun farkında olmayan bir herif vardı işte o kadar ....
Pozitif düşünce bende 10 günden sonra ciddi anlamda büyük hasarlar yaratıyor...
Zaman,hayat,insanlar,aile,değişim hiç birisi değil özlediğim hatta hiç kimse değil benim özlediğim özlediğim şeyi kestiremeyecek kadar berbat durumdayken insanların kendilerini nasıl kandırdıklarını izleyip eğlendiğim günlerden birindeyim...Onca dayatma,onca ahkam ve onca yalan hepsi bir kutunun içinde bana el sallayan al bizi,koru bizi diye bağıran araçlardan başka hiç bir şey değil...Ne zaman onca şeyin içine girip bu döngüye karışacağımı bilmiyorum tek yapabildiğim penceremden dışarıya bakıp gülümsemek...Hatta gitmeyen birine '' Sende başını alıp gitme ne olur, ne olur tut ellerimi '' diyerekten hüzünlenebilirim, bu kadarını yapabilirim sanırım ...Sonuç olarak yaşıyorum millet burdayım sizleyim görüşmek üzere :)

Çarşamba, Haziran 16, 2010

Pazar Hayali


Kitaplarını okuyan bilir ne kadar etkileyici cümleler kurabildiğini ama bu yazısı bambaşka diye düşünüyorum hepimizin topluca kaçmak ve sığınmak istediği bir yazı pek bir paylaşasım geldi afiyet olsun =) 


Hava bir tuhaf. Hayal kurmaya yönelik bir tutum var havada. Kaçmaya müsait bir bulutluluk.
Bir balkon olsa şimdi. Kimsenin seni tanımadığı bir şehirde. Kahvenin içine konyak kendiliğinden düşse, kocaman bir hırkanın içinde olsan şimdi sen. Bir şeyi terk etmiş olsan. Mesela bir şehri. Mesela kendini, yüzünü filan mesela. Sadece otelin kat görevlisi bilse ismini, sadece tesadüfen. İsminin yanlış telaffuz edildiği bir şehir olsa bu, sen de artık başka bir isme sahip olsan.

Biri gelse...
Üstünde kocaman kocaman giysiler olsa, kocaman bir kazak, kocaman bir pantolon, kocaman çoraplar, iç organlarına kadar ısınmış olsan. İçeride televizyonun sesi açık olsa ve çok güzel müzikler vardır ya, hani günün üzerinde bir buğu yaratan, hayatı photoshop’layan müzikler, onlardan biri çalsa. Bir kitap okuyor olsan. Şöyle kocaman bir şey. Çalışıyor olsan hatta, altını çize çize. Bir şey öğreniyor olsan kitaptan. Koltuk tam sana göre olsa oturduğun, sehpa öyle. Sen tam kendine göre olsan. Bir papatya kadar dengeli.
Tam sen kitabı bitirdiğinde, gözlerin ağrıdığında biraz, kapı çalsa. Uzun zamandır görmediğin, artık aramaya da utandığın biri, seni hiç utandırmadan kapıda dursa. Çok eski bir dost olsa bu. O kadar eski olsa ki arada geçen zamanda ne olup bittiğini konuşmadan sohbet edebilsen. Gülsen gülsen...

Konuşmasan...
Akşam olsa birazcık. Madrid’de mesela jambon dükkânlarından birinde, ayakta şarapla biraz jambon yesen. Tek derdin damağını kesen ekmek kabuğu olsa. İnsanlara baksan, diyelim ki Buenos Aires’te o eski kahvelerden birinde, yüksek tavanlı olarak. Petersburg’da olsan mesela, oteline sarı saçlı bir kız o at arabalarından biriyle götürse seni, beyaz gece uzasa. Uzasa uzasa ve kimse seni merak etmese. Şam’da Hıristiyan Mahallesi’nin ara sokaklarında kaybolsan yürüye yürüye. Hiç konuşmasan kimseyle. Kimse de seninle konuşmaya çalışmasa.
Beyrut’ta akşam olsa, Deny’s barda sana kimse bir şey sormasa. Yüzünden anlasalar ne içeceğini. Gece bastırsa Paris’te, bir çatı katında bir yatağa kıvrılsan. Çinko su borularından güvercinlerin ayak sesleri duyulsa. Camda yağmur izlerini uzatsa, kısa kısa.

Görünmesen...
Çok güzel bir rüya görsen, huzurlu bir şey. Kalabalık olmayan bir rüya. Uyansan uyku bittiği zaman uyansan ama. Denize karşı kahvaltı etsen. Yine konuşmasan kimseyle. Kimse de sana bir soru sormasa.
Böyle kaç gün geçse... Böyle kaç gün geçse insan yeniden konuşmayı ister? Görünmeyi? Nefesinin sesini duyana kadar beklesen. Yatağa başını koyduğunda, yan dönüp kulağın yastığa dayandığında kalp sesini duyarsın ya kendinin. Öyle kaç gece geçse yeniden kalkıp kalabalıklara karışmak ister insan? Sorulara cevap vermeyi?
Kocaman giysilerin olsa üzerinde, iç organlarına kadar ısınmış olsan. Ellerinin kazak kollarının içinde...
Hava bir tuhaf. Hayal kurmaya yönelik bir tutum var havada. Kaçmaya müsait bir bulutluluk.

ECE TEMELKURAN

Pazartesi, Haziran 07, 2010

Günlük işte ...



Özledim bilogumuu mennn =)
Bu aralar bir hareketlenme var hayatımda adostlar abimin düğünü geldi çattı elbise işini hallettik bir tek ayakkabı ve aksesuar kaldı  yahu ne kadar pahalı bu giyim olayları 400-500 den aşağı elbise yok, bu insanlar çok kolay para kazanıyor sanırım anlam veremedim...
Alışveriş merkezi gezmekten anam ağladı ama sonunda buldum hem hesaplı hem şık birşey...
Şu düğün işlerinide oldum olası sevmedim ayrıntılar fazlasıyla sinir bozucu...
Eve pek giremedim bu aralar hareketlenme var dediğim gibi bazı iş görüşmelerine girdim bekliyorum  aylardır kafama uygun bir iş olsun diye şimdide  hepsi bir anda aramaya başladı bu ne perhiz bu ne lahana turşusu allahım azar azar ver hepsini bir anda sindirmek zor oluyor =)
Sabah telefonumun bozulduğunu anladım gece başucuma koyduğum su bir güzel telefonumu sırılsıklam etmiş, şimdi baktım çalışıyor pek bir sevindim...Telefon ve internet olmadan yaşadığım çocukluk anlarımı ne kadar özlesemde teknojinin kolaylığıda yadsınamaz bugün daha net görmüş oldum...
Mısır eşliğinde film izlemeyi özledim şimdi bu özlemimi gidermem lazım bb...
Ps: Mutlu olun =)

Pazartesi, Mayıs 24, 2010

Yettim Yettim


Ben mi geldim ne !? Arayı biraz açtım evet ama geldim lan bilog =)
İstanbul gezisi tam bir fiyaskoydu hiiiçç o konuya girmek gibi bir gaflete düşünmüyorum...
Sadece şunu söyleyebilirim..
''Ben insanların ne yaptıklarıyla ve kim olduklarıyla ilgilenmezken 
Arkamı dönünce hakkımda her türlü şeyi konuşabileceğini bildiğim
Samimiyeti saydamdan farksız olan 
Güven vermeyen,güvenemeyen 
Rahat hissedemediğim
Ne zaman ne yapacağını kestiremediğim 
Hiç bir insanı hayatımın hiç bir noktasında istemiyorum
Acımasızcamı oldu ? 
-Hayır olmadı 
Herkes kendine düşen hatayı kendi vicdanıyla sorgular
Görüyorum ki vicdan muhakemesi kısmı sürekli bana düşüyor ve en zor anlarımda somurtamıyorum bile ben somurtmak istiyorsam somurturum gülmek istersemde gülerim veya ağlamak isterim bir anda ağlarım ama ben ağladığımda ibnelik olsun diye kahkaka atarsan o zaman senin vicdanından şüphe duyarım bırak kendi vicdanlık olayımı kendim çözeyim sen sana olan davranışlarımla yargıla beni aliyle veliyle değil herşey değişebilirdi ama bazı insanlar geçmişte kalmaya mahkum orda kalmalılar !!
Çünkü bir insan nasıl bakarsa öyle görür sen beni kötü görmek istiyorsan eğer ben bunu değiştiremem ne yaparsam yapayım bu değişmeyecek senin bakış açın bakabilme ve görebilme kabiliyetin bu kadar sabit bir noktadan bakmaya devam ettikçe ne uzarsın nede kısalırsın aynı insanlarla hayatına koza gibi devam edersin bir kötülük iki şekilde yapılır bilinçli ve bilinçsiz ben her zaman bilinçsiz taraftaydım ama ne söylersen söyleyeyim boş çünkü sen yine görmek istediğin şeyi göreceksin sanırım yine kısa çöpü çektim...
üzgünüm evet pişmanım evet acı çekiyorum evet ama bitti bu kadar '' 
PS: Kendi kendime konuştum aldırmayın ahahh terazi burcuyum dengesizlik doğamda var =)
Her neyse şenlikleri kaçırdım maalesef sadece başkentin şenliğine yetişebildik tuğçe ile demet akalın vardı şenliğin hakkını vermek adına demet akalın dinlemeye bile razıydım ama alkol olmadığını görmemizle direk sıvışmamız bir oldu..Alkolün gücü diyorum buna !!
İçmeye gittik sohbetin en koyu yerinde herifin teki gelip masaya bir kağıt bıraktı biz ne oldu ne olmadı derken garson geldi direk elimizden kaptı kağıdı garsonu alkışlıyoruz bu hareketinden ötürü =)
Hesaplarını verdi ve yolladı o mahlukları ve bizden gelen yorumlar şu şekilde 
-Oha hayvana bak irandamı yaşıyoruz lan bi derdin varsa gel otur söyle soliste istek parçamı yolluosun ahmak ahahha baya eğlendik herifin bu hareketinden dolayı =)
Sohbete devam ettik promil davasına tuğçe az içecekti ama benim mükemmel ikna gücüm herşeyi halletti Nihahah..!
Öyle işte bilog ankaradayım büyük bir ders aldım ve cebimdekilerin değerini anladım bugünde bir güzel hattımı değiştirdim her an sapıklık yapabilirim birilerine eheheheheheh
The vampire diaries izliyorum sıkıntıdan twilight buhranını hatırlattı bu dizi ama güzel beğendim tavsiyemdir :)
Sabahın körü oldu ben gidip zıbarıyorum ii uykular her-keşeee ... :)

Cuma, Mayıs 07, 2010

Sürpriz

Bu benim abim dünyanın en dengesiz insanı artık kanaat getirmiş bulunuyorum İstanbul'a haftaya gitmeyi planlarken 2 saat sonra yola çıkacağımızı 1 saat önce öğrenmiş bulunuyorum baktım hazırlık falan yetişmiyecek valizi hazırladım oturuyorum... Uyursamda imkanı yok kimse beni uyandıramaz annemi sinir krizine sokan 5 dk daha 5 dk daha diyerek akşamı getiren bir insanım ben =) 
Neticede uzun süre Ankara sınırlarında kalmış bir insan olarak pek bir mutlu oldum...Arkadaşlarımı uykularının ortasında kaldırıp geliyorum Heoo yarın sabah ordayım diye sevinç çığlıkları attım umarım rüya falan sanmazlar...
Bir kaç kişiye sürpriz yapacağımı hesaba kattığımda daha bir mutlu oluyorum şaşırcak çok insan var..herkese iyi geceler diliyorum ve they might be giants grubunun ''orası artık constantinople değil istanbuldur'' diye sesimizi duyurmaya çalışmış bu şirin şarkıyı paylaşıyorum efenim ehehhehem =) tıkıtık

Çarşamba, Mayıs 05, 2010

I knew the moment had arrived for killing the past and coming back to life

Hayatım bir dizinin sonuna doğru saçmalaşan öykülere benzedi artık...Artık ne olacağını bölüm yayınlanmadan o günler daha gelmeden biliyorum...Tek yapabildiğim düşünmemeye çalışmak zor oluyor tabi sürekli çalışmaya inat bir beyinle o beyini durdurmak için inatlaşırken ayrıca istemsiz çalıştırmak yoruyor insanı...
''Yapabilecek birşey kalmadıysa en güzeli hiç bir şey yapmamaktır'' cümlesi sıçrıyor düşüncelerin içinden...
Yıllardır kovaladığım hayallerimide bir kenara bırakmak istiyorum...
Gerçekleşmiyeceğini bilerek hıdrellez adına bir dilek tuttum bu gece...
Liseden kalma yıllarca yanlış söylenip doğrusunu öğrendiğimde aylarca söylendiğim şarkı dudaklarımda...
“Where were you when i was burned and broken..? While the days slipped by from my window,watching........'' şurdan

Cumartesi, Mayıs 01, 2010

Kayboldu-lar

Ne zaman kayboldu şu hesapsız,plansız,mantıksız sonunda hüsrana uğradığım ama hissettiğim zamanlarım...
Dolaylı bir gel-git dönemine girdim sanırım, vereceğim kararlardan korkar oldum bir karar verebilmek için  o kadar çok ölçüp tartıyorum ki sonunda karar verecek bir olgu kalmıyor...Donuklaştım ulaan ?!
Hani derler ya içindeki sesi dinle; yok günlerdir dinliyorum ne ses var ne seda ...
İç sesim kayboldu yanında huzuruda alıp götürmüş pislik görür veya duyarsınız bana yönlendirin...Şiddet eğilimindeyim neeğl !!!

Perşembe, Nisan 29, 2010

Olağan

Bakiim kaç gün olmuş hömm 3 gündür yokmuşum... 
Aynı herşey bilog koskocaa 3 gündür pek bir hareketlenme yok...
Bi benim spor aşkım bu aralar baya bir alevlendi ritmi kaçırmadan devam etmeyi umuyorum..
Benim kaplumbaa istanbul işine tamam dedi onun şokunu yaşıyorum...
Bide başımda uyuzmu uyuz bi herif var yarasagillerden onunla hoş-beş muhabbet ediyoruz...
Hayat olağan durgunluğuyla akıp gidiyor...
Resimdeki renkleri çok beğendim o nedenle ekliim dedim yazıyla alakası yok bu yazıyla alakalı bir resimde bulabileceğimi hiç sanmıyorum zaten ortada yazı bile yok ?! =)
Amanyazasımyokiştegelirseilhamgilleryazarım herkese ii geceler ...

Pazartesi, Nisan 26, 2010

Karmaşa

Bazılarına bakıp insanca severek,sayarak,mutlu ederek,mutlu olarak,yalansız,açık ve net yaşama(MA)k için neden bu kadar çaba gösterdiklerini anlamıyorum evet kesin kanaat getirmiş durumdayım ciddi anlamda bunun için ayrı çaba gösteren insanlar var;yaşayamamak için elindekileri kullanan insanlar var...
Hadi beni anlamayın,onuda anlamayın,kendinizide anlamayın...
Hadi herkese kendinizi anlatmak için çaba gösterip, kimseyi anlamaya çalışmayın...
Hadi önyargılarınıza sıkı sıkı sarılın...
Hadi en kolayı için tırmalayın zamanı...
Hadi üstü kalsın bu kadar yeter...

Geldim olmak için benimle gibi istediğin mutlu uğraş dünyaya bu değil umrumda...
PS: Açıklayıcı oldum umarım =)

Pazar, Nisan 25, 2010

Pazar Buhranı ve Merdivenler

Bana hiçbirşey ifade etmeyen bir pazar günü;annem kendini aşarak beni uyandırmak için yeni taktikler benimsedi...Kahvaltıda şundan-bundan var gel mis gibi bir kahvaltı yapalım kalk hadi lolli ....Bir gittim masada şundanı bundanı geç tabak bile yok suratıma bakıp gülmez mi bide..Gittim geri yattım en nefret ettiğin şey nedir diye sorsalar şak diye kahvaltı hazırlamak derim NEFRET ediyorum kahvaltının hazırlanma aşamasından...Öğrenciykende öyleydi her zaman temizlik kısmı benimdir yemek kısmı ev arkadaşımda...Sürekli evlenince ne yapacaksın sen tarzı sorularada gıcık oluyorum...Kahvaltı hazırlamayı hobi edinmiş bir insan bulurum veya evlenmem turşu kısmından mümkünse acurgillerden olurum sorun çözülür...Geçen gecede acaip bir olay oldu bir anda internet kesildi ttnet'in diksiyonu düzgün müşteri hizmetlerini aradım borcunuz var dediler,kredi kartıyla ödeme yapıım dedim kabul etmedi sistem; 1 saat geçti bir daha denedim google amcaya kavuştum...
Facebook'a girmeye çalıştığımda giremedim ve facebook linkinin bütün harfleri ters yazılmıştı...  Gecenin 3'ü olunca insan garipsiyor tabi bütün yazılar ters Bööööö ...
Günler monoton bir şekilde devam ederken ben yazmaya değer birşeyler düşünüp olmadığını anlayarak yerimi şarkı sözlerine bırakıyorum....
''Sundum ellerinize kalbimin tüm çiçeklerini gitmek yerine..Güneş gibi doğdu yüzüme, geceleri ay buz gibi ellerimle kördüğüm,kördüğüm oldum.. Bu sonu gelmez masalların buzlu şehrinde.. İçtim kana kana sularını zehirli nehirlerin, gözümü kırpmadım bile.. acıyor..Duyuyormusun? ''
Şurdan tıkıtık

 

Cuma, Nisan 23, 2010

Büyük bir sanatçı çok büyük ...

Onunla Ankara'da konserde tanışmıştım...O kadar sakin, huzur verici ve güleçyüzlü bir insandı ki baba gibiydi, çok sevdiğim bir sanatçı gerçek bir sanatçı daha hayata gözlerini yumdu...moğollar grubunun davulcusu Engin Yörükoğlu bir süredir akciğer kanseriyle mücedele ediyordu ve bugün yenik düştü,çocukluğumdun sen benim ve bu çocuk bayramında gittin  = ( 
Çok onurlu bir yolda yürüdün herkese müziğinle,duruşunla örnek oldun...Seni unutmayacağız..Ruhun şad olsun...




☆ Bugün Bayram Erken Kalkın Çocuklar...

23 nisan deyince aklıma barış manço gelir...Ve susam sokağı gelir...Çocukluğumuzu hatırlamak için ne güzel bir gün...Bende 23 nisan projesine katılcaktım amma biraz geç kaldığım için listede adım çıkmamış bende kendi yiğenime bu sayfayı ayırıyorum o zaman pammık şeker yemeyi unutmayın 7'den 70'e herkesin 23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramını'nı kutluyorum =)


Perşembe, Nisan 22, 2010

Bugün

 
Kös kös oturdum bütün gün kitap okudum,televizyon izledim,Terasta oturdum birkaç saat müzik dinledim; mütemadiyen sıkıldım hiç dışarı çıkmadım..Güvercin geldi bir ara ki ben kesinlikle onun başka bi canlı olduğuna kanaat getirdim gayet rahat bir şekilde benimle oturdu ne korku ne kaçmak elimi uzatsam sanki sevdirecek o derece korkusuz ve pervasız bir güvercin yani bir insana güvercinin bile ilginci rastgelirmi geliyor işte güvercinin bile en acaibini buluyorum...Ben Böyleeyyyyyiim,Ben Böyleeyyyyyiim ♫
Abim şu laptop masalarından almıştı dün bir tarafını kırmıştı yanlışlıkla bugünde ben diğer tarafını kırdım daha gelmedi gelip görünce kıyameti kopartacak sanırım çünkü yapıştırılacak gibi değil ama çok iyidir böyle cani gibi anlattım kız kardeşine dövme,piercing için para veren hiper bir abim var =) İşte günler böyle tıngır mıngır ve monoton bir şekilde devam ediyor; 72 kişi olmuşuz bu arada 1 senedir bu blog var ama ilgilenmemiştim daha önce yaklaşık 1 aydır blog tutuyorum hoşgelmişsiniz,iiki gelmişsiniz :)
Bugün kendime baya güzel bir blues keyfi çektikten sonra sizlerlede paylaşayım  4'ü birden Rock Me BABY !




Çarşamba, Nisan 21, 2010

LoLLi Halleri Vol.1

Gece olduğunda en olmadık yerlerden anılarım canlanıyor ve gülmeye başlıyorum tabi bu durumdan ev ahalisi pek bir muzdarip çok rahat insanım basıyorum kahkahayı gece gece :)
Sanırım 15 yaşlarında falandım ankaradayız tabi anneanneme geleneksel  akşam yemeklerinden birine gittik büyük kuzenimin ateşi çıkmış bizde yemeği yedik bahçeliye çıktık diğer kuzenlerle,abim aradı; çok ses var duyamıyorum tabi...
-Lolli,kuzen hasta eczaneden apeşküsürücü alır mısın?
-Ney?
-Apeşküsürücü,apeşküsürücü yaa gelirken alın unutmayın..
-Hee tamam alırım !! dıt dıt dıt dıtt...
Eve gitmeye koyulduk,nöbetçi eczaneyi bulduk içeri girdim;
-İi geceler ,1 tane apeşküsürücü alabilir miyim?
-Pardon anlayamadım hanımefendi ne istemiştiniz?
Baya bir yaklaştım kadına nasıl atarlı hareketler yapıyorum 1 TANE APEŞKÜSÜRÜCÜ İSTİYORUM SANIRIM SÜRÜLEN BİŞİ SÜRÜCÜ OLDUĞUNA GÖRE KUZEN HASTADA sesli bir şekilde bunu söyledim zihinde canlandıda kendi görüntüm yazmakta güçlük çekiyorum...
Kadın bana doğru eğildi gülümseyerek;
-Pardon ama istediğiniz şey ATEŞ DÜŞÜRÜCÜ olmasın sakın?
-Bundan sonrasını yazmama gerek yok sanırım kuzen cemaati olarak topluca kaldırımdaydık eve geç gidebildik çünkü gülmekten her yerimiz kasıldı :) 
Buna benzer o kadar çok anım varki saflıklarım ne saflığı salaklıklarım yüzünden sürekli gülmek pek bir zevkli yaşasın LoLLi  :) 

Kel-Ebek

Abajurumun altında minik bir misafirim var şu anda,sürekli çırpınan,ordan oraya savrulan,yanlış ışığa koşan minik bir misafir...
Karanlıktan kaçıp benim ışığıma peydahlanan minik misafir...
Şapşallığının farkında bile değil,bir günlük ömür için bu kadar savruluş ne için ??
Sende bilmiyorsun değil mi neden bu kadar değersiz şeylere tapındıklarını...
Sende dışardakileri savrulduğun bu huzurlu yere çekmek istiyorsun değil mi...
Bende istedim...
Ama olmadı sığdıramadım hepimizi...
Ben onları çağırdıkça, karanlıkta kalan ben oldum; uyarıyorum seni böyle bir hataya düşme...
Tek bir terliğe bakar yeltenirsen o abajuru dar ederim sana...
Aptal kelebek nasılda bana benziyorsun ne söylersem söyleyeyim boş dimi ?
Tamam yatmaya gidiyorum bak pencere açık.. Al ışığıda bırakıyorum ne yaparsan yap...
Son bir nasihat sana küpe olsun desem o kadar miniksinki ne küpesi...
Ne yaparsan yap sadece 1 günlük , 1 ömürlük unutma bunu...
       

Bana bir Şeyhler Oluyor

İlk izlediğimde çok etkilenmiştim... Hele öyle bir bölüm var ki bence hepimizin ortak sorunu yalnızlık; kalabalıklar içindeki yalnızlık...Bunun hepimiz bilincende olsakta yine yalnızlaşıyoruz maalesef ...Kesinlikle izleyenler vardır ama ben yinede paylaşmak istiyorum...
''İnsanlar vardı duvarın içinde
Ya ben hep duvara konuştum,Ya da duvar değil konuştuğum içinde insanlar var.
Nedense beni anlasın istedim içinde insan olan duvarlar.
Bilmiyorum
Belki de ben gerçekten delirdim...
Onlar haklı belki de.
İçinde değil duvarların insanlar...
Sadece arasındalar...''


Bana Bir �eyhler oluyor Final
Yükleyen YunEm. - Tüm sezonlar ve tüm bölümler

Salı, Nisan 20, 2010

All your sanity and wits, They will all vanish

Babababa tam bu şarkı kıvamındayım...Staartt wearingggg purple for me nowwww 

Balık ve Tango

Yazı çok etkiledi beni benlik bişeyler var yazanlarda sanki nede olsa bende bir muhacir kızıyım..

                                                 

Ben bir MUHACİR kızıyım, ah bahtım...Pılı pırtıyı en iyi ben toplarım. Hiç bir şey olmamış gibi güleç durmalı yüzüm.
Rengim kimseye uymuyor ve çoğu kez hercai bilirler bu yuzden beni, biliyorum. Uygunsuzum. Halbuki ev tasınırken hep en sona kalan ve çoğu kez de perdeleri sökülmüş bir pencerenin icinde unutulan küpe çiçeği kadar yalnız ve vazgeçilmeye hazırım...
Ya da yüzündeki çizgiler, bir nineninkinden daha kahırlı tahta yolculuk bavulları...Veya derhal sarılacak göçünü arayan deste deste urganlar...Kardeşim kadar benzerler bana...Bavullar ve urganlar...Kolları hep sıvanmış ve cok gayretli bir çalışkanlık gibiyim. Gür bir nara yetişsin simdi beni örtmeye. Üzüldüğümü kimse fark etmesin, ne arkadaşım, ne ziyaretçiler, ne hemşireler...Bir nara...Yetişsin. Hatta bilincsizce. Hic fark etmez.

Bırak Dağınık Kalsın...

....Tamamladığı anda ozanlardan sıyrılan bütün şiir ve şarkılar gibi, benden ayrı düşmeni istemediğimdendir belki bu yarım kalmışlık hissi -aşk, kurtuluş anındaki ilk ve kısa neşenin adı olduğu sürece, işte ben seni böylece, bir türlü ve asla tamamlayamacağım için, hep o ilk anda takılı kaldım, seni bitiremedim, duvarlara da asamadım, bu yüzden dağınığım biraz, toparlayamıyorum, kusuruma bakma- henüz bir şiir yazamadım, henüz tek bir tüyüm bile kopuk değil.
Belki sonraki günlerin birinde, mesela biterse bu hikayenin sonunda, şayet benden kopacak olursa o tek tüy tanesi, dikkatle bakıldığında bana benzetilebilecek olsa bile, kopan tüylerin, biten hikayelerin ve tamamlanmamış tüm naturmortların arasına sinip saklanacağım, beni bulmanızı biraz daha zorlaştırmak ve sırrımı daha geç ele vermiş olmak için...
Kimse benden itiraf etmemi beklemesin, kimse çizdiğin resmi bitir hadi, süren doldu diye zorlamasın...

BALIK VE TANGO  

Pazar, Nisan 18, 2010

Hang-Drum


Facebookta izledim demin bu videoyu ve inanın müzik aletinden çok etkilendim...Felix Rohner ve Sabina Schärer adlı iki İsviçreli 2000 yılında üretmeye başlamışlar.Ekşi sözlükte fiyatına 1500$ yazmışlar..
Ve belirli bir tekniği yokmuş,herkes çalabilir yani; yalnız üretimi sadece İsviçre'de olduğundan ordan temin ediliyormuş...Süper yeaaa


Manu Delago - Mono Desire (Hang Solo)


Manu Delago | MySpace Müzik Videoları

Cumartesi, Nisan 17, 2010

Papazın bağı

Ankara'da oturup papaz'ın bağını bilmeyen varsa kınarım :) Babam bile lise yıllarında gidermiş hatta çapkınlık maceralarını bile anlatmışlığı vardır... Gaziosmanpaşa'da o kadar taş binanın içinde yeşilliğini ve havasını hala koruyan çok güzel bir mekan..Nasıl bugünlere kadar aynı şekilde kaldığına hala anlam veremiyorum ama vefakar insanların elinde olduğu kesin ...Adı Cumhuriyet'ten önce bir ermeni papazından alan mekanın tarihi çok eskiye dayanıyormuş... Yazın sıkıldığımızda alırız çayımızı,biramızı vs. artık o an ki isteğe göre otururuz bir güzel demleniriz etrafta ördekler,tavşanlar falan hatta hindi bile görmüştüm arka tarafta baya köy havası yaratmışlar; unutmadan semaverde var sohbet için süper bi yer :) Gidin - görün - gezin; yapın bişiler işte ...Aklıma da birşey gelmiyor bu aralar benden bugünlük paydos blogger alemi cümleten ii geceler ...

Gülelim mi Ağlayalım mı ?



No comment... :)


Terazi

22 Senelik hayatım boyunca hiçbir günlük fal tutmadı ya ona yanarım...Yani hem terazi  burcuyum zaten dengesizim birde meniere (iç kulak) hastalığımız eksikti;1 şişe votka içmiş ve konserden yeni çıkmış gibi hissediyorum...


Günlük Fal;
''Gerilimsiz ve rahat bir gün. Amaçlarınıza rahatça ulaşabileceksiniz. Fakat çevrenizdekilerle inatlaşmayın. Bu tutumunuz onları çileden çıkarıyor. Herşeyi ben biliyorum havasından da vazgeçin. Karşınızdakilere de şans tanıyın. Yenilikler yapmanın vakti geldi de geçiyor bile. Böylece kendinizi daha moralli ve zinde hissedebilirsiniz. Sağlığınız gayet iyi''

Image and video hosting by TinyPic

 
Real Time Web Analytics