Perşembe, Nisan 29, 2010

Olağan

Bakiim kaç gün olmuş hömm 3 gündür yokmuşum... 
Aynı herşey bilog koskocaa 3 gündür pek bir hareketlenme yok...
Bi benim spor aşkım bu aralar baya bir alevlendi ritmi kaçırmadan devam etmeyi umuyorum..
Benim kaplumbaa istanbul işine tamam dedi onun şokunu yaşıyorum...
Bide başımda uyuzmu uyuz bi herif var yarasagillerden onunla hoş-beş muhabbet ediyoruz...
Hayat olağan durgunluğuyla akıp gidiyor...
Resimdeki renkleri çok beğendim o nedenle ekliim dedim yazıyla alakası yok bu yazıyla alakalı bir resimde bulabileceğimi hiç sanmıyorum zaten ortada yazı bile yok ?! =)
Amanyazasımyokiştegelirseilhamgilleryazarım herkese ii geceler ...

Pazartesi, Nisan 26, 2010

Karmaşa

Bazılarına bakıp insanca severek,sayarak,mutlu ederek,mutlu olarak,yalansız,açık ve net yaşama(MA)k için neden bu kadar çaba gösterdiklerini anlamıyorum evet kesin kanaat getirmiş durumdayım ciddi anlamda bunun için ayrı çaba gösteren insanlar var;yaşayamamak için elindekileri kullanan insanlar var...
Hadi beni anlamayın,onuda anlamayın,kendinizide anlamayın...
Hadi herkese kendinizi anlatmak için çaba gösterip, kimseyi anlamaya çalışmayın...
Hadi önyargılarınıza sıkı sıkı sarılın...
Hadi en kolayı için tırmalayın zamanı...
Hadi üstü kalsın bu kadar yeter...

Geldim olmak için benimle gibi istediğin mutlu uğraş dünyaya bu değil umrumda...
PS: Açıklayıcı oldum umarım =)

Pazar, Nisan 25, 2010

Pazar Buhranı ve Merdivenler

Bana hiçbirşey ifade etmeyen bir pazar günü;annem kendini aşarak beni uyandırmak için yeni taktikler benimsedi...Kahvaltıda şundan-bundan var gel mis gibi bir kahvaltı yapalım kalk hadi lolli ....Bir gittim masada şundanı bundanı geç tabak bile yok suratıma bakıp gülmez mi bide..Gittim geri yattım en nefret ettiğin şey nedir diye sorsalar şak diye kahvaltı hazırlamak derim NEFRET ediyorum kahvaltının hazırlanma aşamasından...Öğrenciykende öyleydi her zaman temizlik kısmı benimdir yemek kısmı ev arkadaşımda...Sürekli evlenince ne yapacaksın sen tarzı sorularada gıcık oluyorum...Kahvaltı hazırlamayı hobi edinmiş bir insan bulurum veya evlenmem turşu kısmından mümkünse acurgillerden olurum sorun çözülür...Geçen gecede acaip bir olay oldu bir anda internet kesildi ttnet'in diksiyonu düzgün müşteri hizmetlerini aradım borcunuz var dediler,kredi kartıyla ödeme yapıım dedim kabul etmedi sistem; 1 saat geçti bir daha denedim google amcaya kavuştum...
Facebook'a girmeye çalıştığımda giremedim ve facebook linkinin bütün harfleri ters yazılmıştı...  Gecenin 3'ü olunca insan garipsiyor tabi bütün yazılar ters Bööööö ...
Günler monoton bir şekilde devam ederken ben yazmaya değer birşeyler düşünüp olmadığını anlayarak yerimi şarkı sözlerine bırakıyorum....
''Sundum ellerinize kalbimin tüm çiçeklerini gitmek yerine..Güneş gibi doğdu yüzüme, geceleri ay buz gibi ellerimle kördüğüm,kördüğüm oldum.. Bu sonu gelmez masalların buzlu şehrinde.. İçtim kana kana sularını zehirli nehirlerin, gözümü kırpmadım bile.. acıyor..Duyuyormusun? ''
Şurdan tıkıtık

 

Cuma, Nisan 23, 2010

Büyük bir sanatçı çok büyük ...

Onunla Ankara'da konserde tanışmıştım...O kadar sakin, huzur verici ve güleçyüzlü bir insandı ki baba gibiydi, çok sevdiğim bir sanatçı gerçek bir sanatçı daha hayata gözlerini yumdu...moğollar grubunun davulcusu Engin Yörükoğlu bir süredir akciğer kanseriyle mücedele ediyordu ve bugün yenik düştü,çocukluğumdun sen benim ve bu çocuk bayramında gittin  = ( 
Çok onurlu bir yolda yürüdün herkese müziğinle,duruşunla örnek oldun...Seni unutmayacağız..Ruhun şad olsun...




☆ Bugün Bayram Erken Kalkın Çocuklar...

23 nisan deyince aklıma barış manço gelir...Ve susam sokağı gelir...Çocukluğumuzu hatırlamak için ne güzel bir gün...Bende 23 nisan projesine katılcaktım amma biraz geç kaldığım için listede adım çıkmamış bende kendi yiğenime bu sayfayı ayırıyorum o zaman pammık şeker yemeyi unutmayın 7'den 70'e herkesin 23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramını'nı kutluyorum =)


Perşembe, Nisan 22, 2010

Bugün

 
Kös kös oturdum bütün gün kitap okudum,televizyon izledim,Terasta oturdum birkaç saat müzik dinledim; mütemadiyen sıkıldım hiç dışarı çıkmadım..Güvercin geldi bir ara ki ben kesinlikle onun başka bi canlı olduğuna kanaat getirdim gayet rahat bir şekilde benimle oturdu ne korku ne kaçmak elimi uzatsam sanki sevdirecek o derece korkusuz ve pervasız bir güvercin yani bir insana güvercinin bile ilginci rastgelirmi geliyor işte güvercinin bile en acaibini buluyorum...Ben Böyleeyyyyyiim,Ben Böyleeyyyyyiim ♫
Abim şu laptop masalarından almıştı dün bir tarafını kırmıştı yanlışlıkla bugünde ben diğer tarafını kırdım daha gelmedi gelip görünce kıyameti kopartacak sanırım çünkü yapıştırılacak gibi değil ama çok iyidir böyle cani gibi anlattım kız kardeşine dövme,piercing için para veren hiper bir abim var =) İşte günler böyle tıngır mıngır ve monoton bir şekilde devam ediyor; 72 kişi olmuşuz bu arada 1 senedir bu blog var ama ilgilenmemiştim daha önce yaklaşık 1 aydır blog tutuyorum hoşgelmişsiniz,iiki gelmişsiniz :)
Bugün kendime baya güzel bir blues keyfi çektikten sonra sizlerlede paylaşayım  4'ü birden Rock Me BABY !




Çarşamba, Nisan 21, 2010

LoLLi Halleri Vol.1

Gece olduğunda en olmadık yerlerden anılarım canlanıyor ve gülmeye başlıyorum tabi bu durumdan ev ahalisi pek bir muzdarip çok rahat insanım basıyorum kahkahayı gece gece :)
Sanırım 15 yaşlarında falandım ankaradayız tabi anneanneme geleneksel  akşam yemeklerinden birine gittik büyük kuzenimin ateşi çıkmış bizde yemeği yedik bahçeliye çıktık diğer kuzenlerle,abim aradı; çok ses var duyamıyorum tabi...
-Lolli,kuzen hasta eczaneden apeşküsürücü alır mısın?
-Ney?
-Apeşküsürücü,apeşküsürücü yaa gelirken alın unutmayın..
-Hee tamam alırım !! dıt dıt dıt dıtt...
Eve gitmeye koyulduk,nöbetçi eczaneyi bulduk içeri girdim;
-İi geceler ,1 tane apeşküsürücü alabilir miyim?
-Pardon anlayamadım hanımefendi ne istemiştiniz?
Baya bir yaklaştım kadına nasıl atarlı hareketler yapıyorum 1 TANE APEŞKÜSÜRÜCÜ İSTİYORUM SANIRIM SÜRÜLEN BİŞİ SÜRÜCÜ OLDUĞUNA GÖRE KUZEN HASTADA sesli bir şekilde bunu söyledim zihinde canlandıda kendi görüntüm yazmakta güçlük çekiyorum...
Kadın bana doğru eğildi gülümseyerek;
-Pardon ama istediğiniz şey ATEŞ DÜŞÜRÜCÜ olmasın sakın?
-Bundan sonrasını yazmama gerek yok sanırım kuzen cemaati olarak topluca kaldırımdaydık eve geç gidebildik çünkü gülmekten her yerimiz kasıldı :) 
Buna benzer o kadar çok anım varki saflıklarım ne saflığı salaklıklarım yüzünden sürekli gülmek pek bir zevkli yaşasın LoLLi  :) 

Kel-Ebek

Abajurumun altında minik bir misafirim var şu anda,sürekli çırpınan,ordan oraya savrulan,yanlış ışığa koşan minik bir misafir...
Karanlıktan kaçıp benim ışığıma peydahlanan minik misafir...
Şapşallığının farkında bile değil,bir günlük ömür için bu kadar savruluş ne için ??
Sende bilmiyorsun değil mi neden bu kadar değersiz şeylere tapındıklarını...
Sende dışardakileri savrulduğun bu huzurlu yere çekmek istiyorsun değil mi...
Bende istedim...
Ama olmadı sığdıramadım hepimizi...
Ben onları çağırdıkça, karanlıkta kalan ben oldum; uyarıyorum seni böyle bir hataya düşme...
Tek bir terliğe bakar yeltenirsen o abajuru dar ederim sana...
Aptal kelebek nasılda bana benziyorsun ne söylersem söyleyeyim boş dimi ?
Tamam yatmaya gidiyorum bak pencere açık.. Al ışığıda bırakıyorum ne yaparsan yap...
Son bir nasihat sana küpe olsun desem o kadar miniksinki ne küpesi...
Ne yaparsan yap sadece 1 günlük , 1 ömürlük unutma bunu...
       

Bana bir Şeyhler Oluyor

İlk izlediğimde çok etkilenmiştim... Hele öyle bir bölüm var ki bence hepimizin ortak sorunu yalnızlık; kalabalıklar içindeki yalnızlık...Bunun hepimiz bilincende olsakta yine yalnızlaşıyoruz maalesef ...Kesinlikle izleyenler vardır ama ben yinede paylaşmak istiyorum...
''İnsanlar vardı duvarın içinde
Ya ben hep duvara konuştum,Ya da duvar değil konuştuğum içinde insanlar var.
Nedense beni anlasın istedim içinde insan olan duvarlar.
Bilmiyorum
Belki de ben gerçekten delirdim...
Onlar haklı belki de.
İçinde değil duvarların insanlar...
Sadece arasındalar...''


Bana Bir �eyhler oluyor Final
Yükleyen YunEm. - Tüm sezonlar ve tüm bölümler

Salı, Nisan 20, 2010

All your sanity and wits, They will all vanish

Babababa tam bu şarkı kıvamındayım...Staartt wearingggg purple for me nowwww 

Balık ve Tango

Yazı çok etkiledi beni benlik bişeyler var yazanlarda sanki nede olsa bende bir muhacir kızıyım..

                                                 

Ben bir MUHACİR kızıyım, ah bahtım...Pılı pırtıyı en iyi ben toplarım. Hiç bir şey olmamış gibi güleç durmalı yüzüm.
Rengim kimseye uymuyor ve çoğu kez hercai bilirler bu yuzden beni, biliyorum. Uygunsuzum. Halbuki ev tasınırken hep en sona kalan ve çoğu kez de perdeleri sökülmüş bir pencerenin icinde unutulan küpe çiçeği kadar yalnız ve vazgeçilmeye hazırım...
Ya da yüzündeki çizgiler, bir nineninkinden daha kahırlı tahta yolculuk bavulları...Veya derhal sarılacak göçünü arayan deste deste urganlar...Kardeşim kadar benzerler bana...Bavullar ve urganlar...Kolları hep sıvanmış ve cok gayretli bir çalışkanlık gibiyim. Gür bir nara yetişsin simdi beni örtmeye. Üzüldüğümü kimse fark etmesin, ne arkadaşım, ne ziyaretçiler, ne hemşireler...Bir nara...Yetişsin. Hatta bilincsizce. Hic fark etmez.

Bırak Dağınık Kalsın...

....Tamamladığı anda ozanlardan sıyrılan bütün şiir ve şarkılar gibi, benden ayrı düşmeni istemediğimdendir belki bu yarım kalmışlık hissi -aşk, kurtuluş anındaki ilk ve kısa neşenin adı olduğu sürece, işte ben seni böylece, bir türlü ve asla tamamlayamacağım için, hep o ilk anda takılı kaldım, seni bitiremedim, duvarlara da asamadım, bu yüzden dağınığım biraz, toparlayamıyorum, kusuruma bakma- henüz bir şiir yazamadım, henüz tek bir tüyüm bile kopuk değil.
Belki sonraki günlerin birinde, mesela biterse bu hikayenin sonunda, şayet benden kopacak olursa o tek tüy tanesi, dikkatle bakıldığında bana benzetilebilecek olsa bile, kopan tüylerin, biten hikayelerin ve tamamlanmamış tüm naturmortların arasına sinip saklanacağım, beni bulmanızı biraz daha zorlaştırmak ve sırrımı daha geç ele vermiş olmak için...
Kimse benden itiraf etmemi beklemesin, kimse çizdiğin resmi bitir hadi, süren doldu diye zorlamasın...

BALIK VE TANGO  

Pazar, Nisan 18, 2010

Hang-Drum


Facebookta izledim demin bu videoyu ve inanın müzik aletinden çok etkilendim...Felix Rohner ve Sabina Schärer adlı iki İsviçreli 2000 yılında üretmeye başlamışlar.Ekşi sözlükte fiyatına 1500$ yazmışlar..
Ve belirli bir tekniği yokmuş,herkes çalabilir yani; yalnız üretimi sadece İsviçre'de olduğundan ordan temin ediliyormuş...Süper yeaaa


Manu Delago - Mono Desire (Hang Solo)


Manu Delago | MySpace Müzik Videoları

Cumartesi, Nisan 17, 2010

Papazın bağı

Ankara'da oturup papaz'ın bağını bilmeyen varsa kınarım :) Babam bile lise yıllarında gidermiş hatta çapkınlık maceralarını bile anlatmışlığı vardır... Gaziosmanpaşa'da o kadar taş binanın içinde yeşilliğini ve havasını hala koruyan çok güzel bir mekan..Nasıl bugünlere kadar aynı şekilde kaldığına hala anlam veremiyorum ama vefakar insanların elinde olduğu kesin ...Adı Cumhuriyet'ten önce bir ermeni papazından alan mekanın tarihi çok eskiye dayanıyormuş... Yazın sıkıldığımızda alırız çayımızı,biramızı vs. artık o an ki isteğe göre otururuz bir güzel demleniriz etrafta ördekler,tavşanlar falan hatta hindi bile görmüştüm arka tarafta baya köy havası yaratmışlar; unutmadan semaverde var sohbet için süper bi yer :) Gidin - görün - gezin; yapın bişiler işte ...Aklıma da birşey gelmiyor bu aralar benden bugünlük paydos blogger alemi cümleten ii geceler ...

Gülelim mi Ağlayalım mı ?



No comment... :)


Terazi

22 Senelik hayatım boyunca hiçbir günlük fal tutmadı ya ona yanarım...Yani hem terazi  burcuyum zaten dengesizim birde meniere (iç kulak) hastalığımız eksikti;1 şişe votka içmiş ve konserden yeni çıkmış gibi hissediyorum...


Günlük Fal;
''Gerilimsiz ve rahat bir gün. Amaçlarınıza rahatça ulaşabileceksiniz. Fakat çevrenizdekilerle inatlaşmayın. Bu tutumunuz onları çileden çıkarıyor. Herşeyi ben biliyorum havasından da vazgeçin. Karşınızdakilere de şans tanıyın. Yenilikler yapmanın vakti geldi de geçiyor bile. Böylece kendinizi daha moralli ve zinde hissedebilirsiniz. Sağlığınız gayet iyi''

Image and video hosting by TinyPic

Cuma, Nisan 16, 2010

Dunning-Kruger Sendromu

Televizyon izlerken birilerine bakıp da "Ya bu adam bu sığlıkla nasıl buralara kadar gelebilmiş" diye düşündüğünüz oldumu hiç?
Ya da işyerinizde sizinle aynı ya da daha üst aşamada bir görevde olan bazıları, sizde büyük bir şaşkınlık uyandırdı mı?; onlara bakıp "Bu cahillik, kendini bilmezlik nasıl fark edilmez?" diye iç geçirdiniz mi? 
Justin Kruger ve David Dunning adlı iki ABD'li bu hissi çok yaşamış olacak ki, iki psikiyatri uzmanı, 10 yıl kadar önce bir teori ortaya attı:
"Cehalet, gerçek bilginin aksine, bireyin kendine olan güvenini artırır."
Ve bunun üzerine bir araştırma başlatıldı. Fizyolojik ve zihinsel alanda yapılan çeşitli uygulamaların sonucunda şu bulgulara ulaşıldı:
        -Niteliksiz insanlar ne ölçüde niteliksiz olduklarını fark edemezler.
         -Niteliksiz insanlar, niteliklerini abartma eğilimindedir.
         -Niteliksiz insanlar, gerçekten nitelikli insanların niteliklerini görüp anlamaktan da acizdirler.
       -Eğer nitelikleri, belli bir eğitimle artırılırsa, aynı niteliksiz insanlar, niteliksizliklerinin farkına varmaya başlarlar. 
Bitmedi...  
Cornell Üniversitesi'ndeki öğrenciler arasında bir test yapıldı ve klasik "Nasıl geçti?" sorusuna öğrencilerden yanıtlar istendi... 
Soruların yüzde 10'una bile yanıt veremeyenlerin “kendilerine güvenleri” müthişti. Onların "testin yüzde 60'ına doğru yanıt verdiklerini" düşündükleri; hatta "iyi günlerinde olmaları halinde yüzde 70 başarıya bile ulaşabileceklerine inandıkları" ortaya çıktı.
Soruların yüzde 90'ından fazlasını doğru yanıtlayan-lar ise “en alçakgönüllü” deneklerdi; soruların yüzde 70' ine doğru yanıt verdiklerini düşünüyorlardı.
Tüm bu sonuçlar bir araya getirildi ve Dunning-Kruger Sendromu'nun metni yazıldı:
“İşinde çok iyi olduğuna” yürekten inanan ‘yetersiz’ kişi, kendini ve yaptıklarını övmekten, her işte öne çıkmaktan ve aslında yapamayacağı işlere talip olmaktan hiçbir rahatsızlık duymaz! Aksine her şeyin hakkı olduğunu düşünür!
Ancak bu ‘cahillik ve haddini bilmeme’ karışımı mesleki açıdan müthiş bir itici güç oluşturur.
Eksiler’ kariyer açısından ‘artıya’ dönüşür.
Sonuçta, ‘kifayetsiz muhterisler’ her zaman ve her yerde daha hızlı yükselirler…
Bu arada, gerçekten bilgili ve yetenekli insanlar çalışma hayatında ‘fazla alçakgönüllü' davranarak öne çıkmaz, yüksek görevlere kendiliklerinden talip olmaz, kıymetlerinin bilinmesini beklerler...Tabii beklerken kırılır, kendilerini daha da geriye çekerler... Muhtemelen üstleri tarafından da ‘ihtiras eksikliği’ ile suçlanırlar..." 
Ne olur fazla mütevazi olmayın!...
"Siz de çevrenize şöyle bir bakın" diyeceğim ama eminim bu satırları okurken bile aklınızdan bir dolu yüz, bir dolu isim geçti...
Bence Dunning ile Kruger'in, bu çalışmalarıyla 2000'de, Nobel yerine Harvard Üniversitesi'nin Ig Nobel'ini alma nedeni "cahil olmamalarıydı". 
Gönlümün nobelini bu ikiliye vererek yazımı Bertrand Russel'in bir sözüyle bitiriyorum:
Dünyanın sorunu, akıllılar hep kuşku içindeyken aptalların küstahça kendilerinden emin olmalarıdır.

Perşembe, Nisan 15, 2010

Morfem

Bazen düşünmekten en basit şeyleri bile yerine getiremez hale gelirsiniz.... başınızı koyduğunuzda yastığa sanki ibadetmiş gibi en olmadık karelerden en olmadık yüzler, zamanlar, saçmalıklar hepsi beyninizin içindedir düşündüklerinizin ne bir bağlamı vardır ne de sonucu  ... Çocukluktan itildiğiniz o garip boşluğun içine ne kadar reddetsenizde yine girersiniz ... Her gün milyonlarca çocuk doğar içinde kocaman duygusal boşlukları olan ... Ve aynı boşlukla ölür insanlar... Duyular kalır sadece bellekte bir perde ağırlığı,bir saksı toprağı,hatırlamakta güçlük çektiğiniz ders notları...ve saç tokaları ... 
Geri kalkarsınız bilinmezliğe ne kaçabilirsiniz ne de bulabilirsiniz sorunun kaynağını asıl kelam sorunu  görüp ya da görmemektedir kısa sözcükler takılır dişlere ama bunun için hiç bir kürdan yoktur daha .... Sözcük nedir ki;Anlam yüklenen, az çok birbirine sıkı sıkı bağlı bir ya da daha fazla biçimbirimden (morfem) oluşan, ses değeri taşıyan dil birimidir.Sözcük bu kadar kısa anlatılabilen bu kadar basit bi olguyken nedir bu sözcüğün verdiği sıkıntı insanlara...Gene uyuyamadığım günlerden bir sabaha karşı yazıyorum bunları...Cümlelerim ne kadar devrik olursa o kadar iyi o kadar güzel...Böyle anlatmalıyım çünkü bulunduğum abuk hali.. 
Devrik anlatmalıyım ki tekrar tekrar okuyup uykum gelmeli uyumalıyım ve uyanmalıyım gene aynı güne ... ayna gibi saatlere... 

Kağıt

İngiltere'de kadnların toplu taşıma araçlarında çikolata yemesi yasaktır !
Fransa'da rayların üstünde öpüşmek suçtur !
Hollanda'da pazar günleri bira ve şarap satmak,nehir olmamasına rağmen nehrin setlerini aşmak yasaktır !
Danimarka'da hapishaneden kaçmaya çalışmak suç değildir !
İtalya'da etek giymiş erkekler suç işlemiş sayılır !
Kamuya açık yerlerde yemin etmek,tokat atmak,Mary adındaki kadınların fahişelik yapmasıda yasaktır!
İzlanda'da tabelada belirtmek şartıyla sahte doktorluk yapmak serbesttir !
Yakın zamanda gösterime girecek bir sinan çetin filmi merak içindeyim; Burdan

Şizokarakter

Lise yıllarında kalan şu anda görüşmediğim ve ileri derecede psikolojik sorunları olan bir arkadaşım vardı...
Kendimi onu düzeltebileceğime inandırmak gafletine düşmüştüm bu durumu yaşayan varsa bilir ya aman uzak duriim bu şizodan dersiniz ya da hah daha iyi, ha oldu,ha olacak diye kendinizi kandırıp baya baya emek verirsiniz...Her türlü hareketini psikolojik durumuna bağladığınız için onun size karşı hata yapma ve sizin onu affetme gibi bi durum söz konusu bile olmuyor.. O hasta herşeyi yapabilir ve siz sadece izlersiniz..Konuşursunuz, çok fazla konuşursunuz... Yanında olursunuz ne büyük bir belaya bulaştığınızın daha farkına bile değilsinizdir..Birlikte gezersiniz, dolaşırsınız pat bir anda uykusu gelir aynı dk. içinde eve götürürsünüz... Bir süre bu şekilde devam eder ve sonunda onun idolü haline geldiniğinizde kendi hayatınızı ona göre değiştirmeye başlarsınız...(benim sevgilime yalan atmışlığım var bu yüzden). Sorumluluk ve kahraman olma duyguları öylesine sarar ki belleği iki ucu boklu değneğin tam ortasında kalırsınız o anda ?! Biraz daha zaman geçtiğinde siz bi bok değiştiremezken bakmışssınız kendiniz değişiyorsunuz ...
Aynen bu durum oldu hiç birşey değişmedi çok fazla çabalasam da doktorların en ağır ilaçları verdiği belirti kriterlere oturtttuğu arkadaşım artık daha fazla hayal kurmaya başladı bir ara kendini mesih diye adlandırdığını bilirim :) Tabiki insan çok üzülüyor ama çıtkırıldım bünyemi daha fazla tehlikeye atamazdım.. Durum beni baya aştı... Arkadaşlığın sonlarına doğru yaklaşımlarda değişti,idollükten çıkıp sevgili olabilme kriterlerine göre konuşmaya başlayınca dedim dur anacım .... şizofrensende şizofrenliğini bil kardeşim ...didim ve görüşmeyi kestim tamamen iyileşeceğine ben değil tıp bile inanmıyor olsa da umarım daha iyidir... severdim keretayı... Elimden gelenide yaptım sanırım daha fazlasına gücüm yetmeyecekti vicdanımı rahatlıyorum bende sizlerin huzurunda hahaha:).....Geride kalanlarda her zamanki gibi tek karelik resimler..

Çarşamba, Nisan 14, 2010

Return to Ravenhearst

Yeni bir oyun keşfettim bugün; keşfetmez olaydım başından kalkamıyorum hırslı bir insanda değilimdir halbuki ama ha gayret bitecek ha gayret az kaldı diyerekten ergen gibi; saatlerdir oyun oynuyorum =) tanıtım yapmadan duramam huyum kurusun çok paylaşımcıyımdır... =) yazıyım şunu devam edicem oyuna  off güzel oyun işte boş zamanı olan varsa aranızda oynayın derim ben pek sevdim dedektiflik oyunu :):) 

İsyanım geldi

Canı sıkılaaaan,Canı sıkılaaaannn mütemadiyen sıkılıyorum işte...
Üniversiteyi bitiriyorsun ki bu baya meşaketli bir süreç oluyor, Çevrende gözleri yeni yeni açılan; amaçları,hayalleri olan bi ton adamla büyümeye çalışmak daha zor oluyor...hem popüler olucaksın,hem kariyer sahibi olacaksın,hem paran olacak,hem iyi olacaksın... Üniversite başlangıcında herkesin düşündeki gelecek aynıdır.. iyi iş,çok para,çok para,iyi iş,deli gibi aktivite günlüğü... Üniversitenin son senesinde delice bir telaş aman napcam,? Nereye gircem? Stajımı şurda mı yapsam acaba? Hem yapsam orda kalabilir miyim? torpil bulmak lazım vs. vs. vs. üniversite bitince sanki 10 yıl tıp okumuşsun gibi ay bu senede biraz dinleneyim diyenler çok olur o kısımda bende yer alıyorum mesela..Bu düşünceye kapılan biri varsa aranızda okuyan veya yeni bitirmiş olan sakın diyorum... yapacaksan git tatilini yap sonra terin soğumadan koşmaya devam yoksa geçmişdeki hayallerin ve şimdi ki üşengeçliğin birbirine girerse vay haline.. vay halimee vaaaay ... 
Neyse üniversite bitti arada kurslarmış,seminerlermiş, kpss'ymiş peee girdim kazanamadım; pek çalışmamıştım zaten ama bana en çok koyan barajı geçemeyen ve ulan bu mal dediğim bir kaç kişinin devlete (!) sırtını bir güzel yaslaması ve benimde havalarını güzel bir şekilde telaffuz etmem oldu... gel zaman - git zaman bir kaç iş görüşmesi - bir kaç iş deneyimi ve yavaş yavaş umudun kırılması azla yetinme davranışının ortaya çıkması ne olsa yaparım artık çıldırcam krizleri ...Ankarada oturmamın bir eksikliği oldu bölümümle çok tezat çünkü ankara'daki dış ticaret firmaları istanbula oranla devede kulak kalıyor... Tabi istanbul'dan bir iş bulup özel şirketten çıkarılma riskini hiçe sayıp bi ev tutup orda yaşamaya cesaret edemiyorum... Kısaca isyanım geldi, yazasım geldi işte ?!

Salı, Nisan 13, 2010

''Two turntables and a time machine''



Ne kadar çok şey anlatıyor değil mi ? 
- Bazen ne kadar çok çırpınırsan o kadar az değiştirirsin...
- Bazen emek vermeden başarıya kavuşamazsın...
- Gözlemlemek ve doğru kararlar verebilmek deneyimle doğru orantılıdır...
- Bazen; hatta çoğu zaman ayrıntılar dikkate alınmalıdır... 
- Ve her zaman yaptığın işin hakkını vermelisin... 
- Ha birde o yeşil gözlü yaratıktan her eve lazım; ucuzunu bulursam haber veririm =) 

Mutlu Olalım

Malzemeleri aldım ve hemen yaptım minik kibrit kutusunu el işi kağıdı kullandım birde 3 kibrit kutusunu birbirine zımbaladım 2-3 şirin sticker birde kurdela pek beceriksizimdir böyle şeylerde ama umarım çocuklar çok sevinir :)

Çok cici :)

Bana geçenlerde bir mail gelmişti köpek ekran koruyucu sürekli ekranı yalayan miniminicik bir köpek çok tatlı paylaşıyım dedim sevdiklerinize gönderebilirsiniz ben bayıldım,bayıldım :) linki veriyorum direk indirebilirsiniz rar, şeklinde güle güle kullanın :)

http://www.upload.gen.tr/d.php/s11/ikf1uoq8/Lolli_ekran_koruyucu.rar.html

Pazar, Nisan 11, 2010

Belki Birgün

Düşünüyorum da belki birgün hayatımızdan tamamen sürgün ettiğimiz insanlarla ve hep bir parçamız kalan bir yerlerde tekrar yeni bir gençlik oyunu oynayabiliriz roller değişebilir oyuncular aynı kişilikte olmayabilir belki ama biz oynanmış bir oyunu tekrar oynayabiliriz bu sefer rollerimize hakettiği değeri veririz; mesela mutlu son olur bu sefer bu oyunda, Ben düşünüyorum da belki bir gün bir kayıp sonrasında, bir yitirilmişlik başlangıcında biz bu oyunu tekrar oynayabilir/İZ !
Benim aklım hep hata yaptığım sahnelerde kaldı.. ben hep özlenmemesi gerekenleri özledim... Ve ben hep repliklerde kendimi çok kaptırdım.. Ayağım sallandı; benim ayağım çok sallandı, benim ayağım sallandıkça zorlasamda engel olamıyorum belki bir gün... Yasaklı cümlelere sakladığım yontulmamış ne kadar hissiyat varsa içimde ben onları geleceğime büyük bir sabırla taşıyorum... Ben bugünümü belki ve birgün arasındaki o sicimle öldürüyorum ... Tebessümlerimle gizlediğim hep /belki birgün/ ...
.

TARİHÇE

Bu blog adını nerden aldı daha önce yazmam gerekirdi fakat şimdi yayınlıyorum... Hayatımdaki en önemli insanla yani abimle ilk kez birlikte dinledim bu şiiri ... Hani bazı zamanlar olur saatlik söyleşi ve dinletilerin içinden sadece bir cümleye takılı kalırsınız ve o cümle kulağınızın içinde çın çın çınlar durur işte yıllardır bu cümleyi bu yüzden unutamadım... Nasıl bir etki bıraktı bilemem ama duyduğum andan itibaren hiç unutmadım halbuki unutkan bir insanımdır... İşte o şiir, Yılmaz Erdoğanın kızı Berfin'e yazdığı şiir ;
Kızım Berfinim...
İçimin Gülen Yüzü...
Yaşanılası İklimim...
Hoş Geldin...
Adımın Çapraz Yazılması Kimin Umrunda...
Denize Düşen Yılana Öykünür Biraz Da...
Bir Aralık Sızıverdin İşte Ömrümüzün En Gevrek Zamanı...
Çıt Diyor Kırılıyoruz...
Öfke Kadar Saydamız O Zamanlar...
Ve Kırılgan...Bıçak Kadar...
Kızım Demeyi Öğrettiğin İçin...
O Tanrısal Kokun...
Ve Gülüşündeki Baban İçin...
Ki Hala Zilleri Çalıp Kaçmak İstiyorduk...
Yarım Yamalak Aşk Kırıntıları...
Tabakta Bırakılmış Yazık Atılacak Bir Sevda Haritası...
El Değmemiş Delilikler İstiyorduk...
Çocuktuk Daha...Büyümeye Direniyorduk...
İş Toplantılarında LOLİPOP ZAMANLAR Düşlüyorduk...
Ama Sızıverdin İşte...
Bir Avuç Yeşil Gevrek Rokaydık...
Mayışmamıza Bir Limon Yetecekti...
Biz Garsonu Bekliyorduk Sen Çıkageldin...
Hoş Geldin Berfinim...
Kızım Kızgınlığım...
Bilmiyorduk daha Objektiflerin Objektif Olmadığını...
İkimize Yeter Sanıyorduk İkimizim Toplamı...
Meğer Doyurmak Ne Zormuş...İçimizdeki Hayvanı...
Habersiz Geldin...Kusura Bakma Ortalık Biraz Dağınıktı...
Şimdi Hemen Toplarız Sanıyorduk Olmamıştık Daha...
İşin Zor Kızım...Hem Büyüyecek...Hem Bizi Büyüteceksin...
Baban Mı Var Derdin Var Kızım...
Hoş Geldin Kızım...
İçimin Gülen Yüzü...
Hoş Geldin...

Kirpit (!) Çöpü Kaybeden Gerizekalı Arkadaşım ...

Sana nasıl sesleneceğimi bilmiyorum. Belki şöyle demeliyim: Ne atan, ne hayıflanan, ne vuran ne de parıldayan kalbin sahibine… Bir azize dönüştürerek kutsadığım geçmiş zaman hatıralarımı silmek mümkün olsa… “Keşke kapıları” kapandı… Senin olaylar karşısındaki hırsını, sevgisizliğini, hiçliğini; üzerinden asla silinmeyecek o atalet tozunu ancak ruhumun kendi evrenine dönünce anlayabildim.... Şimdi bunları okusan biliyorum dönüp vicdanının sargılarını çözüceksin, fakat şunu bil ki bu tek kişilik bir süreçtir... Sen benim dediklerimi anlayamazsın!!!! Ne kendine ne de bana asla dürüst davranmadın, Sen sevmeyi değil yalnızca sevilmeyi arzulayan; bencillerin zavallılığını yansıtan, ne istediğini bilmeyenlerin, şaşkınların sembolüsün… Sen, beni aldatan, bir oyun ve oyalanmaya sürükleyerek riyakârlık eden bir insansın… Aydınlığı karanlıkta arayan, suyun kayadan fışkırmasını uman, çiçeğin çölde açmasını bekleyen ataletin timsalisin… Sen, gözleri kör, körü körüne sürüklenen, saçmalıklara teslim olan yığınların timsalisin…Sen ait olduğun yerlerde; ait olduğun insanlarla yaşa ve bırak anılarımız güzel kalsın... Kaybettiğim nice güzel insanlar adına; azmettirildiğim nice duygular adına; (Pişmanım)
Sana karşı acıma duygusunun önüne geçemediğim için pişmanım; gittiğin her yerde, konuştuğun her sözde, attığın her adımda ben olduğunu sandığın her olguda; ben olmanın sevgiyle başlayacağını sana öğretemediğim için pişmanım... Yani canım arkadaşım hiçliğinin o kocaman boşluğuna selam olsun ...

Cuma, Nisan 09, 2010

Fermuarlardan Evlilik

Ben kararsız keçinin tekiyim 2 senedir adam gibi bir blog tutturmaya çalışıyorum fakat yok temasıymış, yok yazısıymış,yok resmiymiş YOK YOK YOK.. tamam artık aldığım 3328327823. karar olsada Artık ben bir karar aldım adam gibi BloG Tutmaya karar verdim !! (?) böyle isyan dolu bir ilk yazı yazmak istemezdim fakat zor günler geçiriyorum mesela bugün sevgili büyük abimin nişanı vardı ve ben giyecek bişey bulamadım bulamadığımdan ziyade ah şu fermuarlar yok mu? ne kadar aptalca yapıyorlar kapanmıyor biraz daha esnek bişey yapsanız hop diye kapanabilcek ama yok kapanmıyor, birde işsiz olunca insan fermuarlar hiç mi hiç kapanmıyor tek suç bu fermuarlarda nefret ediyorum fermuarlardan..!? her neyse yaptık nişanı geldik mikmik gülüşmeler herkes çok memnun, herkes mutlu, herkes zengin, herkes kariyer sahibi,herkes süper un kurabiyesi yapar,herkes evli,herkes yüzük takmalı ve evlenmeli ... herkes herkes KES !
geriliyorum ya her ne kadar kelebek taklidi yapmaya devam etsem de yok benden olsa olsa kelek olur...Evlilik olayına çok soğuk bakıyorum kime söylesem şu cümleyle karşılaşıyorum ''ben evlenmem diyenler ilk evlenen olurmuş biliyorsun değil mi ?''
Bilmiyorum güzel arkadaşım, hala bilmiyorum, bilmekte istemiyorum.. Abimin 2. evliliği olacak ilk evliliğinde 10 sene flört dönemi yaşadılar 'ebedi aşktı' gözümde hiç birbirlerine bağırdıklarını bile görmedim... ne mi oldu ? ortada gülen surat bir bebek kaldı... mahkeme kararları kaldı... görüşme günleri kavgası kaldı... şimdi karı kopmuş geliyor..
boşandıktan hemen sonra gitti herifin tekiyle evlendi... yalnız yapamıyormuş evde bir erkek olmadan olmuyormuş vs vs ...ve şimdi abim başkasıyla evleniyor die sulu gözlü iyilik abidesi eski yenge rollerine girdi.. gülen suratı kullanıyor bize karşı...
Çevrenizde bu kadar çok hazin sonla biten evlilik varsa inanç diye bir şey kalmıyor..Karar verdim ben kahraman olucam ömrümün sonunda :) ilk yazımda bu kadar cumborLoP bir giriş yapmamın tek sebebi merhaba ve hoşçakalları becerememektendir ....
                                                                                                           
 
Real Time Web Analytics